Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Rossiya 1” televizyon kanalında yayımlanan Saida Medvedeva ve Pavel Zarubin’in hazırladığı “Rusya. Kremlin. Putin. 25 yıl” adlı belgeselde, görev süresi boyunca yaşanan önemli olaylar, özel askeri harekâtın (SVO) nedenleri ve geleceği ile kişisel hayatına dair detaylı açıklamalarda bulundu.
Kırım ve SVO’nun başlangıç gerekçesi
Putin, 2014 yılında Rusya’nın Kırım ve Sivastopol sakinlerine destek verme kararının kaçınılmaz olduğunu belirtti. Aksi takdirde bu insanların “parçalanmaya terk edilmiş” olacağını söyledi.
Moskova’nın Kırım ve Sivastopol’e destek vererek doğru bir adım attığını vurgulayan Putin, bu dönemin zorluklarla geçtiğini ancak ülkenin Batı’nın uyguladığı yaptırımlar sayesinde büyük bir atılım yaptığını ifade etti.
Rusya’nın Minsk Anlaşmaları’nı imzalarken bu metinlerin uygulanacağına dair iyi niyet taşıdığını ancak sonunda aldatıldığını söyleyen Putin, 2022’ye kadar Batı ile olan anlaşmalara temkinli bir güven duyduklarını aktardı.
Batı’nın o dönemde Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’ni (VSU) silahlandırmak ve savaşa hazırlamak için zaman kazandığını belirten Putin, Moskova’nın güvenlik ve ekonomi alanında hazırlık yapmadan Ukrayna konusunda keskin adımlar atamayacağını söyledi.
Putin, 2014 yılında SVO başlatmanın gerçekçi olmadığını, Rusya’nın o dönemde Batı ile doğrudan bir çatışmaya hazır olmadığını belirtti:
“Biz bu duruma özellikle hazırlanmadık. Donbas sorununu barışçıl yollarla çözmek istedik ama karşı taraf farklı düşündü ve davrandı.”

Münih Konferansı ve Batı’ya uyarı mesajı
Putin, Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmanın amacının Batılı ortaklara Rusya’nın egemenliğine saygı duyulması gerektiğini anlatmak olduğunu ifade etti. Bu mesajın anlaşılmasını ve Batı’nın Moskova’ya bakışını değiştirmesini umduğunu söyledi.
Ancak bu çağrının dikkate alınmaması, sonunda Ukrayna’daki gelişmelere zemin hazırladı. Putin, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Batı’nın Rusya’nın zayıfladığını düşündüğünü ve bu fırsatla ülkeyi “bitirmek” istediğini savundu:
“Ülkenin geleceğinden ben sorumluydum. Doğal olarak, bunun asla gerçekleşmemesi için çalışmaya başladım. Bu nedenle, Batılı ortaklardan Rusya’nın çıkarlarına saygı göstermelerini istedim ve 2007’deki konuşma da bu düşünceden doğdu.”
SVO’nun geleceği ve nükleer silah kullanımı meselesi
Putin, Rusya ile Ukrayna arasında barışın kaçınılmaz olduğunu, bunun sadece bir zaman meselesi olduğunu söyledi.
SVO sürecinde nükleer silah kullanma gereği duymadıklarını belirten Putin, Rusya’nın şu anda kolektif Batı’ya tek başına karşı koyduğunu vurguladı.
ABD’nin açık şekilde Rusya ile varoluşsal bir savaş içinde olduğunu söylediği bir dönemde, Moskova’nın soğukkanlı kalmasının bir provokasyona kapılmamak için önemli olduğunu dile getirdi:
“2022’de başladığımız işi, Rusya için gerekli sonucu elde ederek mantıklı bir şekilde tamamlayacak yeterli güç ve imkâna sahibiz.”

Putin’in kişisel yaşamından detaylar
Putin, torunlarına karşı katı biri olmadığını söyledi. Onların Kremlin’e bazen haber vermeden de geldiklerini, ama genellikle önceden bildirdiklerini aktardı.
Gece geç saatlerde yemek yememeye çalıştığını söyleyen Putin, bazen yerli üretim kefir ve rjaşenka içtiğini dile getirdi. Mutfakta zaman zaman kendisinin de yemek hazırladığını, ancak yardımcılarının da bulunduğunu söyledi.
Putin, 2002’de Moskova’daki “Nord-Ost” tiyatrosuna düzenlenen terör saldırısı sırasında Kremlin’deki dairesindeki ev şapelinde dua etmek için ilk kez diz çöktüğünü anlattı:
“Rus insanı, Batı toplumundan farklıdır. Daha çok sonsuz, yüce ve ebedî olanı düşünürüz. Ateistler bile buna inanır. Bu nedenle zaman zaman Tanrı’ya yönelme ihtiyacı hissediyorum. Bende de böyle bir içsel ihtiyaç zaman zaman oluyor.”
Halktan biri olma duygusu
Putin, kendisini “ülkenin kaderini tayin eden bir politikacı” gibi hissetmediğini söyledi:
“Bu, aileden ve büyüdüğüm çevreden geliyor. Hâlâ milyonlarca Rus vatandaşıyla aynı havayı soluyorum. Bu çok önemli. Tanrı uzun süre böyle devam etmesini nasip etsin, hatta hiç bitmesin.”