Rusya Devlet Başkanı’nın uluslararası örgütlerle sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda ilişkilerden sorumlu özel temsilcisi ve Rusya-Çin Dostluk, Barış ve Kalkınma Komitesi Eş Başkanı Boris Titov, Rusya pazarının büyüklüğü ve dinamik gelişimi nedeniyle herkes için yeterli alan sunduğunu belirtti.
RIA Novosti’ye verdiği röportajda, Batılı şirketlerin Rusya’ya dönmesi durumunda Çinli ortakların pazardaki konumlarını kaybetme korkusu taşıyıp taşımadığı sorusuna yanıt veren Titov, “Bence Rusya pazarında herkese yetecek kadar yer var. Pazar büyük ve dinamik olarak gelişiyor.” dedi.
Titov, teknolojik gelişmelerin hızla değiştiğini vurgulayarak, “İş türleri, yönelimler ve projeler tamamen farklı olacak. Çoğu yeni teknolojilerle bağlantılı olacak; biyoteknoloji inanılmaz bir hızla değişiyor, yapay zeka ise her şeye etki edecek. Dolayısıyla bu rekabet ortamında kimin kazanacağını göreceğiz. Çinliler, Avrupalılar, Amerikalılar… En önemli olan şey en rekabetçi teknolojiler ve yatırımların devreye girmesidir.” ifadelerini kullandı.
Tıtov: Yaptırımların oluşturduğu baraj, inşa edildiğinden daha hızlı yıkılacak
Boris Titov, Rusya ve ABD’nin temel anlaşmalara varması halinde yaptırımların oluşturduğu engellerin hızla ortadan kalkacağını ifade etti.
Titov, Rusya ile ABD arasında yeniden başlayan temaslar ışığında yaptırımların kaldırılma süreci hakkında tahminde bulunup bulunamayacağı sorusuna yanıt olarak, “Karşı taraftan neredeyse her gün ‘çok yakında her şey değişecek’ şeklinde vaatler duyuyoruz. Maalesef, hayat biraz daha karmaşık.” dedi.
Titov, iki tarafın da ihtiyaçları ve imkanları olduğunu belirterek, “Şuna eminim ki, temel anlaşmalara varıldığında yaptırımların ve yasakların oluşturduğu baraj, çok hızlı bir şekilde çökecek. İnşa edilme sürecinden bile daha hızlı.” değerlendirmesinde bulundu.
Ancak yaptırımların kaldırılması sürecinin öngörülemez olduğunu vurgulayan Titov, “Bugün kahve falına bakar gibi hangi yaptırımların ne zaman kaldırılacağını tahmin edemeyiz. Bu uzun bir süreç. Üstelik (ABD Başkanı Donald) Trump kısa süre önce yaptırımları bir yıl daha uzattı.” dedi.
Titov, resmi yaptırımların yanı sıra, şirketlerin kendi inisiyatifleriyle uyguladığı ek kısıtlamaların da önemli bir etken olduğunu belirtti. “Bazı şirketler ve bankalar resmi olarak yaptırımlar kapsamında olmasa bile, Rusya ile çalışmayı tamamen durdurdu. Gereksinimleri yaptırımlardan bile daha sıkı hale geldi.” ifadelerini kullandı.
Daha önce Reuters, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Hazine Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’na, Moskova ile müzakereler çerçevesinde hangi yaptırımların hafifletilebileceğine dair bir liste hazırlama talimatı verdiğini bildirmişti. Ancak Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, yaptırımların kaldırılmasıyla ilgili yalnızca resmi açıklamalara itibar edilmesi gerektiğini ve şu ana kadar böyle bir açıklamanın yapılmadığını vurgulamıştı.
Tıtov: Trump BRICS’e karşı değil, onu asıl ilgilendiren dolar üzerinden yapılan ödemeler
Boris Titov, Trump’ın BRICS ülkelerini hedef almadığını belirterek, “Onu korkutan uluslararası bloklar değil. NATO ve AB gibi ittifaklara bile şüpheyle yaklaşıyor, ülkelerle birebir ilişkiler kurmayı tercih ediyor.” dedi.
Titov, Trump’ın asıl kaygısının doların geleceği olduğunu vurgulayarak, “Giderek daha fazla ticaret, ulusal para birimleri veya yeni oluşturulabilecek bölgesel ödeme birimleri üzerinden yapılıyor. Onu asıl düşündüren şey doların geleceği. Ve bunu korumak için çaba gösteriyor. Ancak bu süreci durdurmak imkansız, çünkü sadece Rusya veya BRICS ile sınırlı değil.” ifadelerini kullandı.
Titov ayrıca, “Dolar güçlü bir para birimi ve büyük bir işlem hacmine sahip. Ancak esas olarak bir ödeme aracı olmalı, rezerv para birimi olarak değil.” değerlendirmesinde bulundu.
Daha önce BRICS ülkeleri, ulusal para birimleriyle ticareti artırma ve ortak bir para birimi oluşturma olasılığını tartışmıştı. Ancak bu konuda kesin bir karar alınmamıştı.
BRICS, 2006 yılında kurulan hükümetler arası bir birlik olup, Rusya, Brezilya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşuyor. 2024 itibarıyla Mısır, Etiyopya, İran, BAE ve Suudi Arabistan da BRICS’e katılmıştı.
