
Bütün dünya nefesini tuttu, Putin–Trump görüşmesini beklemeye başladı. Görüşmeye saatler kala Rusya’nın başkentinden, yani Moskova’dan, burada konuşulanları ve beklentileri sizlere aktarayım. Bu görüşmeden Ruslar ne bekliyor, nasıl bir anlam yüklüyorlar, anlatayım…

Öncelikle şunu ifade edeyim ki, 20 yıldır Putin’i takip eden ve bölgeyi yakından tanıyan bir gazeteci olarak altını çizmek isterim: Rusya Devlet Başkanı, eğer görüşme öncesinde teknik heyetler ve alt düzey diplomatlar müzakereleri bir sonuç alınacak seviyeye getirmezse, görüşmeyi kabul etmiyor ve teknik heyetlerin görüşmelerinden bir sonuç çıkaracakları zamana kadar bekliyor, görüşmeyi o tarihe bırakıyor. Eğer bugün Putin bu görüşmeyi kabul ettiyse ve Trump ile masaya oturuyorsa, bu, alt teknik heyetlerin bir şeyleri olgunlaştırdığı anlamına geliyor. Neticenin kamuoyunu ve dünyayı ne ölçüde tatmin edeceği ayrı bir konu; ancak deneyimlerime dayanarak şunu yüzde yüz söyleyebilirim ki bu görüşmeden bir şeyler kesin çıkacak.
Yaklaşık on yıl kadar G20 zirvelerini takip ettim, birçok uluslararası toplantıda bulundum, ikili ve heyetler arası görüşmelere tanıklık ettim. Tecrübelerimden aktaracak olursam, eğer toplantı öncesinde bir basın açıklaması yapılacağı duyurulmuşsa, bu genellikle tarafların bazı konuları önceden neticelendirdikleri ve görüşmeye girerek bunları daha da şekillendirecekleri anlamına gelir. Kremlin’in Dış Politika Danışmanı Yuriy Uşakov’un bu zirve sonrası basın toplantısı yapılacağını açıklaması da bana, heyetlerin ön hazırlık sürecinde ortak bir noktaya ulaştıklarını ve bunu kamuoyuyla paylaşma niyetinde olduklarını gösteriyor. Büyük ihtimalle içeride iki lider, önceki temaslarda varılan noktayı daha iyi bir seviyeye taşımak için görüşecekler. Bu toplantının yapılacağının duyurulması bile, bir şeylerin artık olgunlaştığının güçlü bir sinyali. Zaten elde açıklayacakları bir netice var ve bu son, final dokunuşuyla anlaştıkları çerçeveyi geliştirip kameraların karşısına çıkacaklarını düşünüyorum. Kremlin’in yaptığı açıklamada, görüşme öncesinde iki liderin kameralar önünde kısa birer konuşma yapacağının belirtilmesi de, nefesini tutup bekleyen tüm dünyaya sıcak bir karşılama ve tokalaşma görüntüsüyle “rahat bir nefes aldırma” niyeti olarak okunabilir.
Kanımca, bu kadar karmaşık boyutları olan bir sorunun tek bir toplantıyla çözüleceğini beklemek saflık olur. Ancak bu görüşmeden bir yol haritası çıkacağına hiç şüphem yok. Putin’in görüşme için ABD’ye, üstelik bir Amerikan askeri üssüne gitmeyi kabul etmesi, Rusya’nın müzakerelere açık olduğunun ve diplomasi yoluyla çözüm aradığının açık bir göstergesi. Rus halkı bu adımın “Rusya çözüme yanaşmıyor” diyenlere de doğrudan bir cevap niteliğinde olduğunu düşünüyor. Çünkü Putin şu an itibarıyla Ukrayna’dan sonra ilişkilerinin en gergin olduğu bir ülkenin topraklarına gidiyor ve bir askeri üsse adım atıyor. Üstelik bunu yalnızca sembolik bir ziyaret olarak değil, doğrudan müzakere masasına oturmak için yapıyor. Çevremde konuştuğum Rus vatandaşları müzakereler konusunda Putin’e çok güvendiklerini sakin ve aceleci olmayan tavırları ve içi dolu konuşarak karşı tarafı ikna kabiliyeti olduğunu düşünüyorlar.
RUSLAR NE DÜŞÜNÜYOR?
Rusların bu görüşmeden büyük beklentileri olmadığını en başta belirtmeliyim. Yani kimse “şapkadan tavşan çıkacak” diye düşünmüyor. Ukrayna ile Rusya arasındaki çatışmanın tamamen sona ereceği beklentisi yok. Rusya’daki diplomatik çevreler ise bu görüşmenin, daha çok ABD–Rusya ilişkilerine odaklanacağını, iki ülkenin karşılıklı menfaatlerinin masaya yatırılacağını ve ilişkilerdeki soğukluğun giderilmesi yönünde adımlar atılacağını düşünüyor. En azından, Washington’daki ve Moskova’daki diplomatik misyonların daha sağlıklı çalışmasının önünü açacak bir gelişmenin bu görüşmeden çıkmasını bekliyorlar. Çünkü iki ülke arasındaki ilişkilerin iyileşmesi, hem bölgesel hem de Ukrayna özelindeki sorunların çözümüne giden en büyük adım olarak görülüyor.
Rusya, pozisyonunda herhangi bir değişiklik yapmadığını hem Dışişleri Bakanlığı hem de Kremlin düzeyinde açıkça ifade ediyor. Yetkililer, çatışmanın ortaya çıkış nedenlerinin tamamen ortadan kaldırılması ve sahadaki gerçekler dikkate alınarak bir barış anlaşması yapılmasına hazır olduklarını belirtiyor. İstanbul’da yapılan ilk görüşmede taslak hâline gelen ancak imzalanmayan barış planının, günümüz koşullarına uyarlanarak yeniden hazırlanması durumunda buna imza atabileceklerini de açıkça dile getiriyorlar.
Trump’ın göreve geleceğinin kesinleşmesinden sonra Rusya’da, özellikle halk arasında bir umut belirmişti. Bu çatışmanın sona ereceği ve Batı’dan güçlü bir barış sesinin çıkacağı beklentisi oluşmuştu. Ancak son dönemde barış yanlısı bir tutumla ortaya çıkan Trump’ın, kısa süre içinde sertleşerek yaptırımlardan bahsetmesi, sokaktaki Rusların gözünde “diğerlerinden farkı yok” düşüncesini güçlendirdi. Özellikle “50 gün” diyerek süre veren, ardından bunu “12 gün”e indiren ve sonrasında farklı kararlar alıp değiştiren tavrı, beklentileri zayıflattı. Buna rağmen, yardımcısı Steven Witkoff’un beş kez Rusya’ya gelerek görüşmeleri ilerletme çabası, Trump’a duyulan saygının tamamen kaybolmasını engelledi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da, Witkoff’un Putin’le Trump adına yaptığı görüşmelerde getirip götürdüğü mesajlar sayesinde çok mesafe kat edildiğini ve yapıcı bir diyalog zinciri oluştuğunu belirtti. Lavrov, bugünkü Putin–Trump görüşmesinin de bu temasların neticesi olduğunu ve aynı yapıcılıkta ilerleyeceğini ifade etti.
Rus halkının genel kanaati ise Rusya’nın bu sorunu kendi imkânlarıyla çözebileceği yönünde. “Plan A” olarak görülen senaryo, Rus Silahlı Kuvvetleri’nin belirlenen sınırlara ulaşarak, 18–20 kilometre derinliğinde bir güvenlik bölgesi oluşturması ve böylece çatışmayı sona erdirmesi.
Ne olursa olsun, Putin’in Trump’ın bu girişimine destek verdiği ve elini güçlendirmek için görüşme teklifini kabul ettiği herkes tarafından dile getiriliyor. Yani netice ne olursa olsun, görüşmüş olmanın çözüm yolunda önemli bir basamak olduğu Ruslar tarafından da ifade ediliyor. Trump’ın Rusya’ya önceki yönetimin kullandığı ve Ruslar üzerinde işe yaramadığını düşündükleri ültimatom dilini bırakması ise Rusların en büyük beklentisi.
Görüşmenin 5+5 formatında yapılacağı belirtildi. Katılımcı listesine bakıldığında, masada Rusya Doğrudan Yatırım Fonu Başkanı ile Maliye Bakanı gibi ekonomi alanında iki önemli ismin yer alacağı görülüyor. Ekonomiden sorumlu bu iki ismin varlığı, toplantının önemli bir bölümünde iki ülkenin karşılıklı ekonomik çıkarlarının ele alınacağının açık bir göstergesi. Zaten Trump, göreve geldiği ilk günden bu yana olaylara bir iş insanı gözüyle yaklaştığını her fırsatta dile getiriyor.
Kremlin, görüşmeden herhangi bir imza çıkmayacağını dün ilan etti; ancak bazı kararlar alınacağını da duyurdu. Bu kararların kamuoyuyla paylaşılacağı açıklandı. Umuyorum ki bu adımlar, bölgeye ve özellikle Ukrayna–Rusya arasında yaşanan çatışmanın bir an önce sona erdirilmesine yönelik somut bir temel oluşturur.
Her ne kadar tek bir görüşmeyle tüm sorunların çözülmesi mümkün olmasa da, bugünkü buluşmanın süreci hızlandıracak ve barış yolunda atılacak büyük adımların önünü açacak bir gelişme olacağı yönünde güçlü bir beklenti içindeyim.