.webp){kind=logo}
Kim derdi ki Türkiye’nin “sarı altını” bulgur, günün birinde Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilere katkı sağlayacak? Doğrusu söyleseler inanmazdım; dün akşam Moskova’da buna bizzat tanıklık ettim. Bu proje kimin fikriyse, kendi adıma şükranlarımı sunuyorum.
Moskova’da, Türkiye Gıda İhracatçıları’nın Ticaret Bakanlığı desteğiyle düzenlediği bulgur tanıtım etkinliğine davetliydim. Ünlü şef Arda Türkmen’in imzasını taşıyan, bulgur temalı özel bir menü servis edildi. Davetlilerin önemli bir kısmı, bulgurun böylesine lezzetli bir ürüne dönüşebileceğini Arda Türkmen’in kendi elleriyle hazırladığı tabakları tadarken fark etti.
Masamda sohbet ettiğim Rus konuklar, bulguru “mükemmel bir lezzet” diye tarif etti. Tabağa yansıyan uyum yalnızca damakta kalmadı; salonda ikili ilişkilerin konuşulmasına vesile oldu ve Türkiye’nin yalnızca “deniz–kum–güneş”ten ibaret olmadığı gerçeğini yeniden görünür kıldı.
Yıllardır söylerim: Bu tür etkinlikler, basın odalarında saatler süren tanıtım panellerinden ve toplantılardan çok daha etkilidir. İnsanlara size ait somut bir değer sunduğunuzda kalıcı bir iz bırakırsınız. Dün akşam bulgur, yalnızca damaklarda tat bırakmakla kalmadı; iki ülke ilişkilerine ince bir dokunuş daha ekledi.
Son yıllarda Rusya’da düzenlenen kültürel etkinlikleri ülkem adına son derece olumlu buluyorum. Bu yıl, Türkiye ile cazı yan yana düşünmeyenler dahi Kadir Dursun’un Rusya’daki etkinliğinde Türk müzisyenleri dakikalarca ayakta alkışladı. Dün akşam benzer bir etkiyi bulgur tanıtımında da gördüm.
Bu tür etkinlikler, yumuşak güç ama çok güçlü etkiye sahip.
Şunu da not etmek isterim: Yıllarca pek çok ülkede, ülkem adına yürütülen tanıtım faaliyetleriyle karşılaştım; bazılarını eleştirdim, “bunca emek ve para boşa gidiyor” dediğim çok oldu. Fakat son dönemde yapılan bu tür etkinlikleri gerçekten başarılı buluyorum. Üstelik geçmişe kıyasla çok daha makul bütçelerle gerçekleştiriliyor ve etkisi sahada doğrudan gözlemlenebiliyor.
Davetli listesi de takdire şayandı. Rusya’nın neredeyse tüm televizyon kanallarından, gazetelerden ve haber sitelerinden temsilciler oradaydı; influencer’lar dahi ihmal edilmemişti. Doğru hedefleme, mesajın yankısını ikiye katladı.
Kelimenin tam anlamıyla: Türk bulguru Moskova’da kalpleri fethetti diyebilirim.
Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Tanju Bilgiç, ayaküstü sohbetimizde etkinliğe özel önem verdiğini vurguladı. Türkiye’den gelen tanıtım ekibine gösterilen ilgiden memnuniyet duyduğunu belirterek, Türk tarım ürünlerinin Türkiye–Rusya ticaret hacminde hatırı sayılır bir paya sahip olduğunu ifade etti.
Etkinliğin mimarlarından AHBİB Başkanı Veysel Memiş ise geçen yıl başlatılan Moskova tanıtımlarının etkisiyle Rusya’nın Türk bulguru ihracatında dördüncü sıradan üçüncü sıraya yükseldiğini söyledi.
Türk bulguru, Rusya’da tanıtım aracı olmaktan çıkıp sofralarda düzenli bir misafire dönüşürken, iki ülke ilişkilerinde yumuşak gücün önemli bir bileşeni olarak yerini şimdiden almış gibi gözüküyor.
Bulgurun kurduğu sofra, Rusya’nın Türk vatandaşlarına vizesiz seyahati tekrar getirmesinden, iki ülke arasında hedeflenen 100 milyar dolarlık ticaret hacminin yakalanmasına kadar birçok konunun konuşulmasına imkân tanıdı.
