GAZETEM RUSYA | SİYAMEND KAÇMAZ

Aşkabat’ta Dikkat Çeken Detay: Putin Neden Erdoğan’ın Oteline Gitti?

Güncelleme Tarihi: Aralık 13, 2025 12:27
GAZETEM RUSYA HABER MERKEZİ
Oluşturulma Tarihi: Aralık 13, 2025 12:27
Siyamend Kaçmaz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta gerçekleştirilen görüşmenin yeri özellikle dikkatimi çekti. Rusya Devlet Başkanı’nı uzun süredir yakından takip eden biri olarak, Vladimir Putin’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyi bizzat Erdoğan’ın konakladığı otele giderek gerçekleştirmesinin, Putin tarafından verilmiş bilinçli bir mesaj olduğunu söyleyebilirim.

Reklam

Uzun süredir Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirmesini bekliyorduk; ancak birkaç defa tarih gündeme gelmiş olmasına rağmen bu seyahat hayata geçmemişti. Buna karşılık Aşkabat’ta alışılmışın dışında bir tablo ortaya çıktı. Putin’in bu tercihi, protokolün ötesinde bir anlam taşıyor ve fiilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ev sahibi konumuna getirerek görüşmeye sembolik bir ağırlık kazandırdı.

Her ne kadar diplomatik protokolde görüşmeyi talep eden tarafın, karşı tarafın işaret ettiği yerde görüşmeyi gerçekleştirmesi esas olsa da söz konusu buluşma, uluslararası bir forum kapsamında gerçekleştiği için durum farklıydı. Bu tür ikili temaslarda ve çok sayıda devlet başkanının katıldığı forumlarda görüşmeler genellikle forum alanı içinde oluşturulan özel bölümlerde ya da tahsis edilen salonlarda yapılır. Uzun süredir G20 zirvelerini ve benzeri uluslararası toplantıları takip eden biri olarak, bu platformlarda ikili görüşmelerin çoğunlukla bu yerleşkeler içerisinde gerçekleştirildiğini defalarca gördüm. Liderlerin birbirlerinin konakladığı yerlere gitmesi gibi bir zorunluluk bulunmaz. Buna rağmen Rusya Devlet Başkanı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bulunduğu yere bizzat gitmesi, benim açımdan özellikle dikkat çekici ve mesaj içeren bir tercih oldu.

Görüşmenin Süresi ve Verilen Diplomatik Mesajlar

Görüşmeden not aldığım bir diğer önemli detay ise toplantının süresi oldu. Başka bir ülkede gerçekleşmesine rağmen görüşmenin yaklaşık bir buçuk saat sürmesi, uluslararası ilişkileri ve diplomasi kulislerini yakından takip edenler için başlı başına anlamlı bir göstergedir. Uzun süren görüşmeler, genellikle ele alınan başlıkların kapsamlı olduğunu ve tarafların masada konuşacak çok sayıda konu bulunduğunu işaret eder. Bugüne kadar ilişkileri iyi olan ülkelerin ya da ilişkilerinde yeni bir denge kurmak isteyen tarafların görüşmelerinin uzun sürdüğünü defalarca gördük.

Buna ek olarak dikkat çeken bir başka ayrıntı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Putin arasındaki görüşmenin sona ermesinin ardından yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın salondan ayrılmasının ardından Vladimir Putin’in kapıya doğru ilerlerken Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile ayaküstü bir görüşme gerçekleştirmesi dikkat çekiciydi. Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı olduktan sonra Moskova ziyaretlerinde, her defasında Lavrov ile temaslarının yanı sıra Kremlin’de de ağırlanmış olması zaten dikkat çeken bir durumdu. Putin ile Fidan arasında gerçekleşen bu tür temaslar, diplomatik protokollerde sık rastlanan görüşmeler değildir ve genellikle hiyerarşik olarak üst makamda bulunan liderin tercihiyle gerçekleşir. Putin’in dün o kısacık süreyi bile değerlendirerek Fidan ile konuşması, Türkiye’ye verilen önemin bir göstergesi olarak okunabilir.

Türkiye’nin Denge Politikası ve Moskova’nın Bakışı

Türkiye, Ukrayna ile Rusya arasında denge politikası yürüten nadir ülkelerden biri konumunda. Aynı zamanda çözümün bir an önce sağlanabilmesi amacıyla her iki tarafla da temas kurarak aradaki mesafeyi azaltmaya çalışan, Rusya ile Ukrayna’yı doğrudan görüştüren İstanbul platformunu hayata geçiren önemli aktörlerden biri. Bu nedenle Aşkabat’taki görüşmenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bugün ya da yarın bir telefon görüşmesi gerçekleştirmesi beni şaşırtmaz. Hatta sürecin koşullarına bağlı olarak ABD Başkanı Donald Trump ile dahi bir temas kurulması ihtimal dâhilinde.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Vladimir Putin üzerindeki etkisinin, hem Zelenskiy hem de ABD Başkanı Donald Trump tarafından bilindiği de bir gerçek. Daha önce defalarca ifade ettiğim gibi, Putin kendisine doğrudan, somut ve ikna edici bir şekilde yaklaşan liderlerle uzun soluklu diyalog kurmayı tercih ediyor. Putin’den sonuç almak isteyenlerin bunu baskı ya da güç yoluyla değil, ikna ve diyalog üzerinden sağlaması gerektiğini bugüne kadar birçok kez yazdım.

Zaman zaman Türkiye’nin izlediği dış politikaya bakıldığında, Cumhurbaşkanı’nın ABD’ye yaptığı ziyaretlerde Türkiye’nin Rusya ile mesafe koyup Washington’a yaklaştığı, bunun tersine Rusya ile temaslar yoğunlaştığında ise ABD ile ilişkilerin geri plana itildiği yönünde yorumlar yapılıyor. Ancak Rusya’dan gördüğüm ve okuduğum tablo, en azından Moskova açısından bunun böyle olmadığı yönünde. Rusya, Türkiye’nin tavrına ve izlediği politikaya ciddi bir saygı gösteriyor. Özellikle Ukrayna konusundaki dengeli duruşu ve birçok ülkenin yoğun baskısına rağmen Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmaması, Moskova tarafından takdirle karşılanıyor. Türkiye’nin bu baskılara rağmen Rusya ile temaslarını sürdürmesi, Kremlin nezdinde olumlu bir yaklaşım olarak değerlendiriliyor ve Rusya’nın Türkiye’yi dost gördüğü ülkeler arasında ilk sıralarda konumlandırmasında bu tutumun etkili olduğu görülüyor.

Türkiye, gelinen aşamada Rusya ile dünya arasında bir köprü görevi de üstlenmiş durumda. Her ne kadar Türkiye’ye, özellikle Batı tarafından bu iş birliği nedeniyle zaman zaman baskı ve yaptırım tehditleri yöneltilse de Ankara’nın Moskova ile ilişkilerini tamamen koparmaması Rusya tarafından net bir şekilde görülüyor ve takdirle dile getiriliyor. Bu nedenle Rusya, Türkiye’nin bu çabalarını ve içinde bulunduğu hassas dengeyi anlayışla karşıladığını çeşitli açıklamalarında da ifade ediyor. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov’un defalarca bu yönde açıklamalar yaptığını hatırlatmak gerekir. Peskov, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin bölge açısından son derece kritik bir öneme sahip olduğunu ve iki ülke arasında ciddi bir sorun bulunmadığını açık şekilde ifade ediyor.

Alaska Görüşmeleri, İstanbul Görüşmelerinin Üzerine İnşa Edildi

Ukrayna ile Rusya arasında barışa daha fazla yaklaşılan bu dönemde, savaşın ilk aylarında bir milat olarak kabul edilen İstanbul görüşmelerinin yeniden hatırlanması ve Cumhurbaşkanı’nın bunu tekrar canlandırmak için Türkiye’nin hazır olduğunu ifade etmesi önemliydi. Nitekim Alaska’da ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında gerçekleşen görüşmenin ardından ortaya çıkan plan, İstanbul’daki görüşmelerin üzerine inşa edildi. Bu durum, İstanbul’un hâlâ referans alınan bir zemin olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Bu nedenle nihai imzaların yeniden İstanbul’da atılması güçlü bir ihtimal olarak duruyor. Türkiye, bu süreçte tavrını net bir şekilde ortaya koyarak barışa giden ve çatışmanın sona ermesini hedefleyen her türlü girişime destek verdiğini bu görüşmede de bir kez daha ifade etti. Temennim, dünyaya rahat bir nefes aldıracak o imzaların; aslında 2022’de atılması gerekirken, gecikmeli de olsa, yakın bir tarihte yeniden İstanbul’da atılmasıdır.

İlginizi Çekebilir