Dünyada pandeminin başlangıcından itibaren en çok vakanın tespit edildiği ülke sıralamasında beşinci sırada yer alan Rusya’da, bilim adamları tarafından coronavirüs enfeksiyonu geçiren hastalarda yaşlanma süreçlerinde hızlanma kaydedildi.

Moleküler biyoloji ve genetik uzmanı Maksim Skulachev, konuyla ilgili yaptığı açıklamada yaşlanma ve COVID-19 enfeksiyonu süreçleri sırasında vücutta meydana gelen hasarın benzerliğine dikkat çekerken, “COVID-19 enfeksiyonu patofizyolojisinde temel hedef vasküler endotel hücreleridir. Vasküler endotel damarların içindeki ince hücre tabakasıdır. Enfeksiyon sırasında kaynaklanan yaygın kan damarı disfonksiyonu veya endotel disfonksiyonu hücre yenilenmesinde zarara yol açarak yaşlanmaya benzer bir süreci ortaya çıkarıyor” ifadelerini kullandı.

Bu sürecin aynen yaşlılık sürecindeki hücrelerin kendisini yenileyemem durumuna denk olduğunu vurgulayan Skulachev’e göre, coronavirüs enfeksiyonunun insan vücudu üzerindeki etkisi, hastalık sırasında meydana gelen yaşlanmaya benzer süreçlerden bahsetmeyi mümkün kılıyor.

Bir diğer Rus bilim adamı olan Vladislav Zhemchugov, Ura.ru’ya yaptığı açıklamada, COVID-19 nedeniyle yaşlanmanın kan damarlarının başlangıçtaki bozulmasına bağlı olduğunu eklerken, öte yandan coronavirüsün yaşam beklentisini ne kadar kısalttığının doğru bir şekilde hesaplanmasının imkansız olduğunun da altını çizdi.

Uzman, sistemik bir enfeksiyon olan COVID-19 enfeksiyonunun endotel disfonksiyonuna yol açıp tüm organları etkilemesine rağmen temel etkilerinin kalp ve akciğer üzerinde meydana geldiğini vurgularken, hastalığın daha sonra arteriyel ve venöz sistemde trombüslerin oluşuma neden olduğunu belirtti.

“Bu durum özellikle sporcular için çok riskli bir durum. Enfeksiyon neticesinde ortaya çıkan kalp ve akciğer hasarı, örneğin futbolcuların performansını olumsuz bir şekilde etkileyebileceği gibi kardiyovasküler sistem üzerindeki bütün bu etkiler ile ani ölüme kadar varan sonuçlar doğurabilir” diyen Zhemchugov, sıradan bireylerde ise biyolojik yaşlanmanın iyileştikten sonra hızlanabildiğini sözlerine ekledi.

Bilim adamları, yeni SARS-CoV-2 mutasyonu olan ve ilk olarak kasım ayının ortalarında Botsvana ve Güney Afrika’da keşfedilen Omicron varyantının patojen hücrelerinin enfekte olmasına neden olan S-proteininde düzinelerce mutasyon içerdiğini düşünürken, başlangıçta muhtemelen HIV ile enfekte olmuş ve düşük bağışıklığa sahip olan bir kişide geliştiğine inanıldığını da aktarıyor.