Rusya Federasyon Konseyi Başkan Yardımcısı Konstantin Kosaçev, Münih Güvenlik Konferansı’nda Batı’nın değerleri üzerinde derin bir bölünme olduğu öne sürdü.
Kosaçev, Telegram kanalında yaptığı açıklamada Münih Güvenlik Konferansı’nın Batı’nın değerlerinde bir bölünme olduğunu gösterdiğini belirterek,”Münih’te genel olarak Atlantik topluluğunun öz eleştiri seansı yaşandı. Bu durum, sadece değerler alanında değil, çatışmalara yaklaşımda da bir bölünme olduğunu ortaya koydu.” dedi.
Senatöre göre, konferans, dünya siyasetinde 2007 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ünlü konuşmasıyla hafızalara kazınan Münih Konferansı gibi önemli bir dönüm noktası oldu. Kosaçev, aradan geçen 18 yılın ardından Münih’in, Batı’nın pervasız politikaları açısından bir hezimete sahne olduğunu ve bunun, Putin’in o dönemde dile getirdiği uyarıları doğruladığını vurguladı.
Kosaçev, Avrupalıların, Beyaz Saray’ın yeni ekibinin getirdiği mesajlara tamamen hazırlıksız yakalandığını ifade etti.
Kosaçev, yaptığı paylaşımda “Burada asıl korkulan, Münih’in bir ‘Münih’ yani ‘saldırganı yatıştırma anlaşması’na dönüşmesiydi. Avrupa, ABD’den sert şekilde askeri harcamalarını artırma talepleri bekliyordu. Elbette, ‘özgür dünyanın’ birlik ve dayanışma teminatları eşliğinde.” diye yazdı.
Senatör ayrıca, Avrupa’nın, uzun süredir kendi demokrasisini kusursuz bir örnek olarak görüp, başkalarına ders verme ve iç işlerine müdahale hakkı gördüğünü; ancak beklenmedik bir darbe ile karşı karşıya kaldığını belirtti.
Kosaçev, “Ve birdenbire ABD Başkan Yardımcısı, Avrupalılara adeta tokat gibi bir uyarı verdi: Onlara, kendi değerlerinden çoktan vazgeçtiklerini, halklarından, muhalefetten, farklı görüşlerden, özgür medyadan ve adil seçimlerden korktuklarını açıkça söyledi. Münih’te Avrupa miti tamamen sıfırlandı. Artık kimsenin şüphesi yok: Trump’ın ‘muhafazakâr devrimi’ bir şov ya da tavır değil, kalıcı ve ciddidir. Amerika, Münih’e düşmanlarıyla değil, müttefikleriyle hesaplaşmaya geldi ve çok net konuştu: ‘Bizimle yürümek istiyorsanız değişin! Ve ödeyin.'” ifadelerini kullandı.
Kosaçev, konferansın merkezinde olması beklenen ‘Ukrayna meselesi’nin, tüm çabalara rağmen geri planda kaldığını belirtti. Avrupa ve Ukrayna’nın, konuyu gündemde tutma çabalarının bile etkili olmadığını, hatta konferansın hemen öncesinde Çernobil nükleer santrali sarkofajına “sözde Rus insansız hava aracı” saldırısının dahi konuyu öne çıkarmaya yetmediğini söyledi.
Senatör, “Provokasyonun failleri elbette ‘Çernobil’ isminin Batı kamuoyunda ‘Perestroyka’ veya ‘Sputnik’ kadar bilindik ve güçlü bir çağrışım yarattığını biliyordu. Ancak Zelenskiy bu ‘hazırlığı’ ile başrolü kapamadı. Ukrayna ile ilgili gelişmeler elbette oldu, ama artık bu süreç Avrupa’da değil, ‘Büyük Abi’nin (ABD) bıraktığı ‘ev ödevini’ tamamlamak üzere. Şimdi sahne Suudi Arabistan gibi başka aktörlerle kuruldu. Avrupa’ya ise ancak müzakerelerde bir ‘yan sandalye’ vaat edildi.” İfadelerini kullandı.
Kosaçev, artık “ateşi körükleyen baş aktörün” toplu olarak Batı değil, özellikle Avrupalı liberal elitler olduğunu söyledi. Bu elitlerin, sadece Washington’a değil, kendi halklarına, dünya çoğunluğuna, Rusya’ya ve nihayetinde Ukrayna ve halkının çıkarlarına karşı bir konumda bulunduklarını ekledi.
Kosaçev, “Ama bu, onların kendi tercihidir. Ne Moskova ne de artık Washington onları bu yola itmiştir.” diye vurguladı.
14-16 Şubat tarihleri arasında Münih’te düzenlenen 61. Güvenlik Konferansı’nda, üst düzey devlet temsilcileri, dış politika alanındaki güncel zorlukları, Ukrayna ve Orta Doğu’daki çatışmalar da dahil olmak üzere çeşitli küresel sorunları ele aldı.
