Rusya Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Nikolay Patrushev, Rusya’da faaliyet gösteren iş dünyasının ulusal odaklı olması ve ülkenin uzun vadeli gelişimini düşünmesi gerektiğini söyledi.
Argumenty i Fakty gazetesine demeç veren Patrushev, özel sektörün tıpkı mevcut durumda hükümetin yaptığı gibi ülkenin uzun vadeli kalkınmasını düşünerek iş geliştirmesinin zorunlu olduğunu vurgularken, “”Ülkemiz, ekonomik egemenliği elde etmek için güçlü, modern ve bağımsız bir ekonomi yaratma yolunda ilerliyor. Rusya bunun için tüm kaynaklara sahip. Tüm bu kaynakları kullanma kabiliyetine ve sahip olduğumuz hazinelerimize karşı dikkatli ve ihtiyatlı bir tavra ihtiyacımız var. Ulusal odaklı iş geliştirme faaliyetleri doğal, ama aynı zamanda soyut olmalı” diye konuştu.
Batılı şirketlerin dünya üzerindeki etkisi çok büyük
Rusya’nın Batılı ülkelerle ticari ilişkilerinin milli egemenliğe yarar sağlamadığına değinen Patrushev, Batı’daki gerçek gücün, amacı küresel sömürü sistemini korumak olan ulusötesi şirketlere ait olduğunun altını çizerek, “Batılı politikacılar, uzun süredir bağımsız figürler olmadıkları için ülkelerindeki hayatı daha iyiye doğru değiştirecek güce ve yeteneğe sahip değiller. Herkesin büyük şirketlerle, lobicilerle, fonlarla bağlantıları var. Avrupalı politikacılar bu gerçekleri artık saklamıyor. Son zamanlarda düzinelerce Avrupa Parlamentosu milletvekilinin dünyanın en büyük Amerikan ilaç şirketlerinden birinin emriyle on milyonlarca avroluk COVID-19 aşısı satın almak için bir dizi yolsuzluk planı hazırladığına tanık olduk” ifadelerini kullandı.
George Soros ve benzeri fonların Avrupalı politikacıları kendilerine bağladığını, Batı’daki gerçek gücün becerikli klanların ve ulusötesi şirketlerin elinde olduğunu vurgulayan Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri, dünyanın en büyük 500 şirketinin toplam gelirinin resmi olmayan verilere göre 2021’de neredeyse 38 trilyon dolara ulaştığını, ABD merkezli şirketlerin 1,8 trilyon dolarlık net kara sahip olarak ülkeye yaklaşık 16 trilyon dolar getirdiğini hatırlatarak, “Çok uluslu bir dizi şirketin sermayesi, dünya ekonomilerinin çoğunun GSYH’sini aşıyor ve daha fazla zenginleşmek için yarattıkları fonlar, insanlığı yönetmek için uluslarüstü bir mekanizma rolünü üstleniyor. Bu tür şirketler, doğrudan yabancı yatırım yoluyla yeni teknolojiler sunarken emek üretkenliğini artırıyor. Ancak aynı zamanda yerel üreticileri dışlayarak tekel haline geliyor bulunduğu ülkedeki halka yarar sağlamıyor. Karların büyük bir kısmını yurt dışına aktarırken, bulundukları ülkelerin kendi milli servetlerini artırma olanağından mahrum bırakıyor” dedi.
Patrushev, şirketlerin çıkarları doğrultusunda ve doğrudan katılımlarıyla oluşan çok uluslu şirketlerin ekonomik faaliyetlerinin uluslararası yasal düzenlemesinin değiştirilmesi gerektiğine inanırken, dünyanın köklü değişikliklere yol açan yeni koşullarında dahi uluslararası şirketlerin amacının hala küresel sömürü sistemini korumak olduğunun altını çizdi.
Bu sistemin başında kendilerini herhangi bir devletle ilişkilendirmeyen seçkin iş adamları olduğuna dikkat çeken Patrushev, bu iş adamlarının altında ise diğer ülkeleri küçümseyen sözde gelişmiş ülkelerin politikacıları olduğunu ekledi.
ABD başkanları, ulusötesi şirketlerin çıkarlarına hizmet eden figüranlar
Patrushev, Amerika Birleşik Devletleri’nin aslında ülkeyi yöneten ve dünyaya hükmetmeye çalışan devasa şirketler topluluğu ve seçkin iş insanları için bir kabuk ülke olduğunu vurgularken, ulusötesi şirketlerin Donald Trump gibi ABD başkanlarını susturulabilen, dört ABD başkanını suikast yoluyla öldürebilen güce sahip olduğunu ifade etti.
“Giderek daha fazla Amerikalı, Cumhuriyetçileri ve Demokratları bu oyunda demokrasiyle hiçbir ilgisi olmayan iki aktör olarak görüyor” diyen Patrushev, büyük şirketlerle birleşen Amerikan makamlarının savunma sanayii de dahil olmak üzere ulusötesi şirketlerin çıkarlarına hizmet ettiğini, Beyaz Saray’ın iddialı dış politikası, ABD’nin silah gücü NATO’nun dizginlenemeyen saldırganlığı, AUKUS askeri bloğunun ortaya çıkışı ve buna benzer tüm gelişmelerin ulusötesi şirketlerin sahip olduğu gücün bir sonucu olduğunu aktardı.
